KANATSIZ KUŞ

       


    İki günlük hastalığımın bıraktığı halsizlikle dakikalardır şu sayfalara hiç bir kelam yazmaya tâkatim yetmiyor. Ama kafamın içi hiç yorgunluğuma ve halsizliğime aldırış eder mi? Durmuyor ve susmuyor düşünce âlemim. Neyse bırakalım şimdi zihnimi. Ona kalsa sabaha kadar susmaz. Kışın bitişinin bıraktığı mutluluk hissiyatı var içimde. Şu âlem ne güzeldi. Aynı topraktan bin bir farklı türden, renkten, özellikten bitkiler türüyordu. Şimdi yeryüzü yeşil saçlarını beyaz beyaz çiçeklerle süslemiş. İlkbahar her nasıl oluyorsa başarıyor bir şekilde aklı baştan çıkarmaya. Rüzgarın artık soğuk uğultuları yok. Rüzgar artık yapraklarla, çiçeklerle dans ediyor. Kuşların yeni yuvasına göçüşü, umutların yüreklere dönüşüydü ilkbahar. İlkbahar insana "Hadi yeniden başlayalım. Yeniden dirilelim." diye fısıldıyordu adeta. Ölüm denen o vahşetten hiçbir eser bırakmayıp tekrardan bütün âlemi diriltmeyi nasıl başarıyordu bu ilkbahar? Şaşarım koca âlemi öldürüp zamanı geldiğinde tekrardan dirilten Allah'ın, insanları da zamanı geldiğinde öldürdüğü gibi tekrar dirilteceğini inanmayan insanlara.

      Hadi yıkayalım kendimizi sevgili nefsim şu ilkbaharın yağmurlarıyla. Hadi sulayalım çiçeklerimizi şu ilkbaharın yağmurlarıyla. Güze bırakmayalım kalbimizin temizliğini. Hadi göçelim bizden artık sevgili ben. Artık buralar çok soğuk. Göçelim bizden ve uçalım sıcak bir yeni bize.

     Dışarısı ilkbahar da sevgili gönül haritam, içim hep sonbahar. Sararmış, eskimiş bir bahar. İçimizde bir ilkbahara geçse ne güzel olurdu. Değişsek artık diyorum hani. Anlıyorsun değil mi? Şu insanların basmakalıp fikirlerinden, olmayan düzenlerinden sıyrılsak, gökyüzüne deniz diye baksak, ölmenin dirilmek olduğunu anlasak, hicrana vuslat diye baksak ve senin fıtratınla asla özdeşmeyen âlemlerden sıyrılıp berzâh âlemi için bavulumuzu hazırlasak da  artık yüzümüzü ilkbahara çevirsek. Hani o koca alemi öldürüp dirilten Allah'ın bizi dirilteceği güne hazırlansak. Ama ilkbahardan önce ilk baharı hak etmek gerekir. Kışı bütün çetinliğiyle yaşaman, o soğuk, ayaz gecelerde titremen, kurtların aç aç ulumalarından korkman, acı çekmen gerekir. Pişmen gerekir sevgili nefsim. Ah, ne çok nefret ederim kıştan oysa. Ama çekeceğiz. Çekmezsek unut ey gönlüm ilkbaharı. Acı çekmeden adam olmak nerede görülmüş. 

     Buruk, belirsiz bir özlem beliriyor içimde. Tuhaf bir hissiyatla bugünü çok özleyeceğimi hissediyorum. Bu yaprakların ve rüzgarın şarkısını özleyeceğimi... Yine hürriyete doymayan ruhumun yeni bir hürriyet nutkunu duyuyorum içimde. Ruhum esiri olduğu bedenimi terk etse, diyor. Özgürlüğü tatsam tüm benliğimle. Ve gökyüzü yavaşça esmerleşmeye başlıyor sevgili gönül haritam. Sadece kararan gökyüzü olsa keşke. Bazı şeylerden vazgeçmediğim müddetçe kalbimde kararıyordu gün geçtikçe...


Zeynep Barut 

Yorumlar